İtirazın iptali davası

İtirazın İptali Davası

İtirazın iptali davası borçlunun itirazınıhükümsüz kılmak ve itiraz ile duran ilamsız takibin konusu olan alacağın varlığını kanıtlayarak icra takibinindevamını sağlamak amacını taşır.

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME HUMK.’UN 8/1’DE GEÇEN DAVA KONUSU ALACAĞIN MİKTARINA GÖRE FAZLA İSE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ, AZ İSE SULH HUKUK MAHKEMESİ GÖREVLİDİR.

Lakin asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren uyuşmazlıklar farklı bir mahkemede açılmışsa davalının iş bölümü itirazında bulunması gerekir.  İtirazın iptali davasında yetkili mahkeme davalının ikametgahının bulunduğu yerdeki mahkemedir.

YARGITAYIN  BU DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ KONUSUNDA GÖRÜŞ BİRLİĞİ İÇERİSİNDE OLDUĞUNU SÖYLEYEMEYİZ.

Yargıtay önceki verilen kararlarda itirazın iptali davasını bir eda değil tespit davası olarak görmekteydi.

İtirazın iptali davası ile ilgili hüküm İcra İflas Kanunu’nda düzenlenmiş olup İcra İflas Kanunu md. 67’ye göre:

Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde, alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Mahkeme bu davada borçlunun itirazının haksız olduğu hükmünü verirse,karşı tarafın talebi üzerine red veya hükmolunan meblağın %20 sinden az olmamak üzere itiraz eden aleyhine İcra İnkar Tazminatına hükmedilir 

İtiraz edenin vasi, veli veya mirasçı olması halinde tazminat kötüniyetin sübutuna bağlıdır.

İCRA TAKİBİ İLAMLI VE İLAMSIZ İCRA OLMAK ÜZERE İKİYE AYRILIR.

Bir dava sonucunda, mahkemece verilen kararı gösteren resmi belgeye ilam, bu mahkeme kararı sonucunda başlatılan icra takiplerine de ilamlı icra adı verilir. İlamlı icra yoluna her türlü alacak için başvurmak mümkündür. İlamsız icra yoluna ise İİK. m. 42’ye göre yalnız para ve teminat alacakları için başvurmak mümkündür.

İtirazın iptali davasının söz konusu olabilmesi için alacaklının takip talebinde bulunması ve borçlunun yasal süre içerisinde bu ödeme emrine itiraz etmesi gerekir.  Duran takibin tekrar devam etmesi için itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıl içerisinde itirazın iptali davası açmak mümkündür. ( İİK. m. 67)

İtirazın kaldırılmasını tetkik merciinden isteyen alacaklının talebi reddedilirse artık İİK. m. 67 uyarınca itirazın iptalini isteyemez ancak genel hükümler çerçevesinde alacak davası açabilir.

BU DAVAYI AÇABİLMEK İÇİN ÖNCELİKLE GEÇERLİ BİR İCRA TAKİBİNİN BULUNMASI GEREKİR.

-Geçerli bir icra takibinin söz konusu olabilmesi için alacağın önceden herhangi bir ilama konu edilmemiş olması gerekir. 

-Borçlunun geçerli bir itirazının bulunması gereklidir.

-Davanın süresi içerisinde(bir yıl) açılmış olması gerekir. Bu süre hak düşürücü süredir, hakim tarafından re’ sen gözetilir. Şayet bu süre içerisinde dava açılmamışsa alacağını tahsil etmek isteyen alacaklı ancak yetkili ve görevli mahkemede alacak davası açabilir. (İİK. m.19)

BU DAVANIN AÇILABİLMESİ İÇİN HUKUKİ BİR YARAR OLMASI GEREKİR

Dava açılmadan da çözüme ulaşılabiliyorsa burada hukuki yararın söz konusu olduğu söylenemez.  Dava hakkında önceden verilmiş kesin bir hükmün bulunmaması gerekir.

KONUSU BİR MİKTAR PARANIN ÖDENMESİ OLAN TİCARİ DAVALARDA ALACAK VE TAZMİNAT TALEPLERİ HAKKINDA DAVA AÇILMADAN ÖNCE ARABULUCUYA BAŞVURMAK GEREKLİDİR.

Zorunlu arabuluculuk düzenlemelerinin yürürlüğünden sonra bu konularda anlaşmazlıkve uyuşmazlık niteliği itibariyle ticari bir uyuşmazlık ise açılacak itirazın iptali davasından önce zorunlu arabuluculuk sürecine başvurulması gerektiği kabul edilmektedir.

HUMK 179. Maddesindeki hükme göre dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin, vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin, dava konusu uyuşmazlığı oluşturan olayların nelerden ibaret olduğu, hukuki sebeplerin özetleri, iddia ve savunma, karşı tarafın cevap verebileceği süre, davacı veya varsa kanuni temsilci veya vekilin imzası bulunmalıdır. Davacı alacaklı, dava konusunun parasal değerini göstermelidir.

 

Cevap dilekçesinde maddi hukuka ilişkin tüm savunma sebeplerini (def’iler, itirazlar) bildirilmelidir

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI YARGILAMA USULÜ BAKIMINDAN EDA DAVASINA BENZER.

Davalı itiraz eden takip borçlusudur.  Görevli mahkeme şayet iş mahkemesi ise sözlü, sulh mahkemesi ise basit, asliye hukuk(ticaret) ise yazılı yargılama yapılır.

İtirazın iptali davasında alacaklı alacağın varlığını ve miktarını ispat etmekle yükümlüdür. İtirazın iptali davasında genel hükümler uygulanacağı için tanık dinletmek, yemin teklif etmek, senet ve sözleşme ibraz etmek, ticari defter kayıtları üzerinde inceleme yapmak gibi ispat araçlarından yararlanmak mümkündür.   

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA MAHKEMENİN İKİ TÜRLÜ KARAR VERME YETKİSİ VARDIR.

İtirazın iptali davasında mahkeme davanın reddine ya da kabulüne karar verecektir. Biri davanın reddi diğeri ise kabulüdür. Bunun dışında ise davanın konusuz kalması ve tarafların anlaşması davayı sonlandırır. Dava reddedilirse alacağın mevcut ya da muaccel olmadığı kararı verilmiştir.  Dava kabul edilirse itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilir. İtiraz haksız ise İcra inkar tazminatına, İtiraz haklı ise kötüniyet tazminatına karar verilebilir. İcra inkar tazminatında borçlunun kötü niyetli olup olmadığına bakılmazken kötüniyet tazminatında alacaklının kötüniyetli olması aranır.      

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

23. Hukuk Dairesi 2016/9337 E. , 2020/2587 K.

 

"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Avukat ... gelmiş, tebligata rağmen başka gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

- KARAR -

Davacılar vekili, taraflar arasında imzalanan 01.02.2012 tarihli sözleşme doğrultusunda müvekkillerince davalıya danışmanlık hizmeti sunulduğunu, davalının sözleşmeden doğan başarı prim borcunu ödememesi üzerine başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin davadışı ... ile ilgili işbirliği ya da ortaklığının davacılar vasıtasıyla gerçekleşmediğini, kaldı ki davacılar ile müvekkili şirket arasında sonradan finansaman ve ortak bulmak amaçlı 14.02.2013 ve 18.02.2013 tarihli 2 yeni sözleşme imzalanması sonucunda dava konusu sözleşmenin yok hükmünde olduğunu ayrıca müvekkili şirketin dava tarihi itibariyle hiçbir şirket ya da

3. şahısla ortaklık sözleşmesi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacıların dava dışı ... ile davalı şirketin temsilcisi ...’i bir araya getirerek görüşmelerini ve 16.10.2012 tarihli sözleşme ile ... isimli şirketin kurulmasını sağladıklarını, ... A.Ş. ile davalı şirket arasında 17.10.2012 tarihinde müteahhitlik sözleşmesi imzalamakla, davacıların danışmanlık sözleşmesi uyarınca edimlerini yerine getirdikleri ve karşı edim ola tüm proje bedelinin %1’i oranında başarı primine hak kazandıkları, her ne kadar davalı taraf 95.000 m² alan için sözleşme yapıldığını ve 30.000.000 TL nakit akışı olduğunu, bu itibarla da davacıların bakiyle inşaat projesi üzerinden talepte bulunamayacaklarını savunmuş ise de, davalı şirket ile ... A.Ş. arasındaki 16.10.2012 tarihli sözleşmede Fikirtepe mahallesindeki parsellere yönelik davalının APKİS’ten doğan haklarının ...’ya devrediliği, davalı şirketin geliştirmekte olduğu tüm projelerini ve bundan sonra geliştireceği tüm projeleini ... olarak yapmayı taahhüt ettikleri ve akabinde imzalanan 17.10.2012 tarihli sözleşme ile davalının üstlenip ...’ya devrettiği toplam proje alanının

410.000 m² olduğu subuta erdiğinden bu yöndeki savunmaya itibar edilmediği, davacıların görevinin ortaklığı sağlamakla sona erip, nakit akışının başlaması ile başarı priminin ödenme koşullarının oluştuğu, bakiye naktin şirkete gelip gelmemesinin davacıların başarı primine hak kazanmalarına engel teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere

14.07.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.