Boşanmada velayet

BOŞANMADA VELAYET

            Bilindiği üzere boşanma aşamasına gelen eşler arasında velayet konusu büyük sorunları ortaya çıkarmaktadır.Çocuğun velayetinin kime verileceği hususuna aile mahkemesi hakimi karar vermektedir.Hakim ortak çocuğun velayetinin kime verileceğinin tespitini anne ve babanın yaşam tarzlarını ,çocuğun gelişimi ve bakımı için uygun olup olmadıkları noktasında değerlendirerek karar verecektir. Ayrıca uzman pedagogdan mahkeme görüş alarak karar verme yoluna da gidebilmektedir.

            4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedegog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocuklarla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip, tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocukların sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra, velayet hakkında bir karar verilmesi gerekir.

            VELAYET İÇİN EŞLERİN BOŞANMADAKİ KUSURU ÖNEMLİ MİDİR?

            Eşlerin boşanma davasında tespit edilecek kusuru velayet için önem taşımamaktadır.Şöyle ki çocuğun velayetinin kime verileceği tespit edilirken çocuğun üstün menfaati göz önüne alınarak karar verilecektir.Uygulamada mahkemeler uzman pedagog görüşü alarak değerlendirme yapmaktadır.Bilindiği üzere uzmanlık isteyen hususlarda bilirkişiye başvurulması gerekmektedir.

ÇOCUĞUN YAŞININ VELAYETE ETKİSİ OLUR MU ?

            Çocuğun yaşının velayetin kime verileceği hususunda kanunda belirlenmiş net bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu konuda toplum tarafından bilinen birçok yanlış bilgi vardır.Aile mahkemesi hakimleri velayetin belirlenmesi hususunda çocuğun üstün yararının gözeterek karar vermektedir.Ancak çocuğun yaşının küçük olması, anne ilgisine, şefkatine ihtiyaç duyması yaşı küçük çocuğun anneye verilmesi konusunda etki yapmaktadır.Ama daha önce bahsettiğimiz çocuğun üstün yararı hususu öncelikli olarak  değerlendirilerek karar verilmektedir.

VELAYET KENDSİNE BIRAKILMAYAN EŞİN NAFAKAYA KATILMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ

            TMK’ nın velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları göz önünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev sebebiyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin uygun sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi gerekmektedir.

            Mahkemece, iştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur.

VELAYETİN KALDIRILMASI SEBEPLERİ

Çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, aile mahkemesi aşağıdaki hallerde velayetin kaldırılmasına karar verir:

1-         Ana ve baba çocuğa yeterli ilgiyi göstermez veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklarsa

2-         Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getiremezse

Velayet anne ve babadan alınarak çocuğa bir vasi atanır

 

         Kararda aksi belirtilmedikçe, velayetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar

 

 

VELAYET İÇİN GÖREVLİ  VE YETKİLİ MAHKEME

            Velayet davası için görevli mahkeme aile mahkemesidir.Hukuk Muhakemeleri Kanunu velayetin kaldırılması, eşlerden birinden alınarak diğerine verilmesi ve kaldırılan velayetin iadesine ilişkin davaları çekişmesiz yargı işi kabul etmiştir. Aynı Kanunun ilgili maddesine göre de, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, çekişmesiz yargı işlerinde talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesi yetkilidir. Bu Kanunda ve Türk Medeni Kanununda, münhasıran velayete ilişkin davalarda yetkiyi düzenleyen aksine bir hüküm bulunmamaktadır. Aynı Kanunun genel yetkiye ilişkin ilgili maddesi çekişmeli yargıya ilişkin işlerde geçerlidir. Bu bakımdan davacı, oturduğu yer mahkemesinde bu davayı açabilir.Davacı medeni kanuna göre ayrıca bu davayı ilgililerin yerleşim yeri mahkemesinde de açabilmektedir.Burada ilgililer kelimesi ile kastedilen diğer eş ve çocuğun yerleşim yeridir.

Velayet konusu ile ilgili örnek yargı kararları :

T.C.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

E. 2017/3059    K. 2017/7002    T. 8.6.2017

BOŞANMA İSTEMİ ( Yaş İtibariyle Dava Tarihinde İdrak Çağında Olan Ortak Çocukların Kendilerini Yakından İlgilendiren Velayet Konusunda Mahkemece Dinlenilmediği ve Görüşlerine Başvurulmadığının Anlaşıldığı - Çocukların Mahkemece Dinlenilmeden Velayet Konusunda Hüküm Kurulmasının İsabetsiz Olduğu )

İDRAK ÇAĞI ( İç Hukuk Tarafından Çocuğun İdrak Gücüne Sahip Olduğunun Kabul Edildiği Durumlarda Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. Maddeleri Gereğince Çocukların Adli Merci Önündeki Kendilerini İlgilendiren Davalarda Kendi Görüşlerini İfade Etmesine Müsaade Edilmesi/Yüksek Çıkarlarına Açıkça Ters Düşmediği Takdirde İfade Ettikleri Görüşlerine Gereken Önemin Verilmesi Gerektiği )

* ÇOCUĞUN VELAYETİ ( Çocukların Yaş İtibariyle Dava Tarihinde İdrak Çağında Olduğu - Çocuklar Mahkeme Huzurunda Dinlenilmeden Velayete İlişkin Hüküm Kurulamayacağı )

Çocuk Hakları Sözleşmesi/m.12

Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi/m.3, 6

ÖZET : Dava, boşanma istemine ilişkindir.

Yaş itibariyle dava tarihinde idrak çağında olan ortak çocuklar kendilerini yakından ilgilendiren velayet konusunda mahkemece dinlenilmemiş, görüşlerine başvurulmamıştır.

Bu itibarla; idrak çağındaki çocukların mahkemece görüşlerine başvurulması ve velayetle ilgili tercihlerinin sorularak tüm deliller birlikte değerlendirilip, sosyal inceleme raporu alınarak velayet hakkında sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm kurulması isabetsizdir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından, velayet, nafaka ve tazminatlar yönünden; davacı kadın tarafından ise, katılma yolu ile hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-)Velayeti davaya konu olan ortak çocuk 16.12.1999 doğumlu, diğeri 23.11.2006 doğumlu olup dava tarihi itibariyle idrak çağındadır. Ortak çocuklar kendilerini yakından ilgilendiren velayet konusunda mahkemece dinlenilmemiş, görüşlerine başvurulmamıştır. Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından çocuğun idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda, çocukların adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalarda kendi görüşlerini ifade etmesine müsaade edilmesini ve yüksek çıkarlarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade ettikleri görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Bu itibarla; idrak çağındaki çocukların mahkemece görüşlerine başvurulması ve velayetle ilgili tercihlerinin sorularak tüm deliller birlikte değerlendirilip, sosyal inceleme raporu alınarak velayet hakkında sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının ise yukarda (1.) bentte gösteren sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istenmesi halinde yatıranlara iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.08.06.2017