Maddi ve Manevi Tazminat

MADDİ MANEVİ TAZMİNAT DAVASI

                 

            Hukuka aykırı bir eylem veya işlem nedeniyle malvarlığında meydana gelen zararların ,eksilmelerin giderilmesi için açılan davaya maddi tazminat davası denir.

Manevi tazminat ise  kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamak için açtığı davadır.. Yani, duyulan elem ve ıstırabın maddi olarak da olsa iadesini,bir nebze olsun telafisini amaçlamaktadır.

            Maddi tazminat davası ve manevi tazminat davası genellikle birlikte açılmaktadır. Ancak bu davalar ayrı ayrı da açılabilmektedir. Uygulamada özellikle ceza davalarına konu olan(hakaret, tehdit, kasten yaralama vb) manevi tazminat davaları sonradan açılmaktadır.

             Devletin, yani idarenin işlem ve eylemleri nedeniyle zarara uğrayanların açtığı tazminat davasına tam yargı davası  denilmektedir. Tam yargı davasına bakma görevi idari yargı yerleri olan  vergi mahkemesi ve idare mahkemesi  tarafından yerine getirilir.

Maddi ve manevi tazminat davası açma süresi, tazminat nedenine bağlı olarak değişmektedir. Tazminat davasının hangi hukuki nedene dayalı olarak açıldığı tazminat davası açma süresini de belirlemektedir.

Maddi ve manevi tazminat davası açma süreleri(zamanaşımı)

-Tazminat davasına temel teşkil eden fiil suç teşkil ediyorsa o fiil için kanunlarda daha az zamanaşımı süresi öngörülse bile, ceza kanununda o suç için öngörülen dava zamanaşımı süresi ne ise maddi manevi tazminat davası açma süresi de odur.

-Haksız fiil olarak nitelenen fiillerden kaynaklanan davalarda dava zamanaşımı süresi, fiil ve failin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl, fiil ve fail daha sonra öğrenilse bile her halukarda 10 yıldır . İşlenen haksız fiil aynı zamanda suç teşkil ediyorsa, ceza hukuku zamanaşımı süresi de Borçlar Kanunu’nda belirtilen sürelerden daha fazla ise, tazminat davası açma süresi açısından ceza hukuku zamanaşımı süresidir.

-Boşanma davası neticesinde maddi manevi tazminat davası açma süresi, boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıldır .Maddi ve manevi tazminat davası boşanma davası ile birlikte açılabileceği gibi boşanma davasının kesinleşmesinden sonraki 1 yıl içinde de ayrı bir dava olarak açılabilir.

Maddi ve Manevi Tazminat Davasını Kimler Açabilir?

            Eğer maddi ve manevi olarak zarara uğrayan kişi hayatta ise maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Eğer maddi ve manevi olarak zarara uğrayan vefat etmiş ise onun vefatı ile maddi ve manevi zarar gören yakınları, annesi, babası, eşi, çocukları, kardeşleri, nişanlısı, bakım ve desteği altındaki kişiler maddi ve manevi zararlarının tazmini için dava açabilirler. Zarar gören ölmeden önce tazminat davası açtıysa yine bu kişiler davaya devam edebilirler.Maddi ve manevi tazminat davasını boşanma davasında eşler birbirine karşı açabilir.Trafik kazasında yaralanan kişiler ,trafik kazasında ölen kişinin yakınları ,destekten yoksun kalanlar,ölüm olayı sonucunda  manevi olarak zarara uğrayanlar bu davayı açabilirler.Doktorun yaptığı yanlış tedavi sonucunda zarara uğrayan kişiler de maddi manevi zaminat davasını açabilirler.

             Ölüm nedeniyle açılan maddi tazminat davalarında hükmedilen tazminata, “destekten yoksun kalma tazminatı” denilmektedir. Ölen kişinin eşi, çocukları, anne-babası veya ölenin kendisine destekte bulunduğunu ispat edebilen herkes maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ölenin herhangi bir desteği olmamasına rağmen ölümden üzüntü duyan birinci derece yakınlar da manevi tazminat davası açabilirler. Destekten yoksun kalma tazminatını talep etmek için ölen kişi ile kanbağı olması zorunlu değil ancak davayı açacak kişinin ölen kişiden destek aldığını kanıtlaması gerekmektedir.Destekten yoksun kalma tazminatında kişinin yaşı ,eğitimi ,aylık geliri vb hususlar çok önem taşımaktadır.

Maddi ve Manevi Tazminat Davası Kime Karşı Açılır?

            Maddi ve manevi tazminat davası özel kişi ya da tüzel kişilere açılabilir.. Örneğin şehirlerarası otobüs firması aracının karıştığı bir kazada işleten ve Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibinin Hukuki Sorumluluğu kanun maddesinde şu şekilde belirtilmiştir.Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.Yani otobüs kazasında hem araç sürücüsü hem araç işleteni hem teşebbüsün sorumluluğu söz konusu olacaktır.

 

Maddi ve Manevi Tazminat Davasında görev ve yetki kuralları nelerdir?

            Maddi ve manevi tazminat davası genel kural  olan davalının ikametgahında, davalı tüzel kişi ise tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesinde açılabilir .Davalı sayısı birden fazla ise, tazminat davası herhangi birinin yerleşim yerinde açılabilir Sözleşmenin ihlali nedeniyle açılacak tazminat davaları, yukarıdaki yetkili mahkemelerde açılabileceği gibi sözleşmenin ifa edileceği yerdeki asliye hukuk mahkemesinde de açılabilir (HMK md. 10).

Ayrıca özel yetki kuralları gereği haksız fiilin işlendiği yer mahkemesinde tazminat davaları açılabilir. Zarar haksız filin işlendiği yerden başka bir yerde meydana gelmişse, zararın meydana geldiği yerde de tazminat davası açılabilir. Haksız fiillerde zarar görenin ikametgahında da tazminat davası açılabilir.

            Haksız fiil ticari bir iş veya işlemden kaynaklanıyorsa dava ticaret mahkemesinin görevine girecek ve dava ticaret mahkemesinde açılacaktır.

            Maddi ve manevi tazminat davaları hukuki uzmanlık isteyen mutlaka alanında uzman bir  avukat tarafından takip edilmesi gereken bir davadır.Maddi manevi tazminat davalarında davanın reddi sonucunda yüksek miktarlarda karşı vekalet ücreti çıkmaktadır.Bu davayı açarak haklarını tazmin etmek isteyen kişiler haklarını tazmin edemediği gibi yüksek miktarlarda mahkeme harcı ve karşı vekalet ödemek zorunda kalmaktadır.Bu sebeplerle mutlaka bir avukat aracılığıyla dava açılması gerekmektedir.

 

Maddi-manevi tazminat davasında Yargıtay kararları

3. Hukuk Dairesi 2019/583 E., 2019/5235 K.

"İçtihat Metni"

3. Hukuk Dairesi 2019/583 E. , 2019/5235 K."İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... Vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; çocukları 23/02/1997 doğumlu ...'nun , davalıların çocuğu sürücü ...'ın sevk ve idaresindeki aracın ağaca çarpması sonucu 13/03/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde, bir süre yoğun bakımda kaldıktan sonra 28/03/2010 tarihinde hayatını kaybettiğini, kazanın araç sürücüsünün kusurundan kaynaklandığını, çocuklarının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davalı anne ve babanın ev başkanı olarak üzerilerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediklerini; oğullarının başarılı ve çalışkan bir öğrenci olduğunu, çocuklarının vefat etmesi nedeniyle desteğinden yoksun kaldıklarını, ağır elem, ızdırap ve üzüntü yaşadıklarını, düzenli bir gelirlerinin ve sosyal güvencelerinin bulunmadığını, yakınlarının yardımı ve günlük işlerde çalışarak hayatlarını idame ettirdiklerini ; davalıların çocuğu ... tarafından kullanılan ... plakalı aracın trafik sigortası ile davalı ... tarafından sigortalandığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, davacı anne ve babadan her biri için 20.000,00 TL maddi ve her bir davacı için ayrı ayrı 150.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş ; davalılardan ... Sigorta A.Ş. nin ise sigorta limiti ile sınırlı olmak üzere sadece maddi tazminat talepleri yönünden sorumlu tutulmasını istemiş, yargılama aşamasında maddi tazminat istemleri yönünden davadan feragat ettiklerini bildirmişlerdir.

Davalılar ; davanın reddini istemişlerdir.

Mahkemece; davacıların maddi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine, davanın manevi tazminat istemi yönünden kısmen kabulüne, 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...'tan ; 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...'tan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm Dairemizin 15.03.2018 tarih ve 2016/11249 E. - 2018/2543 K. Sayılı ilamı ile , " ... Hüküm altına alınan manevi tazminatın her bir davacı için ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, karar verilen manevi tazminat miktarlarının ayrı ayrı yazılmayarak infazda tereddüt yaratacak şekilde HMK'nın 297. maddesine aykırı hüküm tesisi doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacıların maddi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, her bir davacı için 30.000,00 TL toplamda 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava; Türk Medeni Kanunu'nun 369. maddesinde düzenlenen ev başkanının sorumluluğu hükümlerine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

1-) Davalı ... ye karşı manevi tazminat isteminde bulunulmadığından, davalı ... şirketi vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

3-) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 332. maddesi uyarınca; "(1) Yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedilir. (2) Yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümü hüküm altında gösterilir." şeklinde düzenleme yapılmıştır.

Mahkeme yargılama giderlerine herhangi bir talep olmasa dahi kendiliğinden karar verir. Mahkemenin yargılama giderleri hakkında hüküm vermeyi ihmal etmesi tavzih yolu ile dahi düzeltilemez.

Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf yargılama gideri olarak vekalet ücretine de mahkum edilir. (HMK 323/1-ğ)

Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin " Manevi tazminat davalarında ücret " başlıklı 10. maddesine göre ; " (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.(3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.(4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir."

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinde ise; " Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında olmamak kaydıyla nispi olarak belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez." hükmü getirilmiştir.

Somut olayda; mahkemece, Dairemizin 15.03.2018 tarihli ve 2016/11249 E. - 2018/2543 K. sayılı bozma ilamına uyularak yeniden yargılama yapılmış, ancak bozma sonrası yeniden hüküm kurulurken yargılama giderleri hakkında bir karar verilmediği görülmüştür. Mahkemece daha önce verilen hüküm, Dairemiz bozma kararı ile ortadan kalktığından, bozma öncesi verilen hükmün kesin olduğundan bahisle bu hususta bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.

SONUÇ :Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasına, " Davacılar yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 6.950,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılar ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine" ve " Davacılar tarafından bozma öncesi yapılan 658,75 TL yargılama gideri ile bozma sonrası yapılan 98,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 756,75 TL yargılama giderinin davalılar ... ve ...'tan tahsili ile davacılara verilmesine " ifadelerinin eklenmesi suretiyle hükmün davacılar yararına düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

4. Hukuk Dairesi 2017/4050 E., 2019/3222 K.

"İçtihat Metni"

4. Hukuk Dairesi 2017/4050 E. , 2019/3222 K."İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 04/12/2014 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 17/11/2016 günlü karara karşı davalı ve davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; davalı tarafın istiaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile manevi tazminat talebinin kabulüne dair verilen 09/06/2017 günlü ...tep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi kararının Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 sayılı Kanunun 44. maddesiyle HMK’ya eklenen Ek-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı dikkate alındığında 2017 yılı için 41.530,00 TL dir.

HMK 362/1-a ve 362/2. maddeleri gereğince temyiz edenin sıfatına göre hükmedilen ya da mahkemece kabul edilmeyen bölümünün miktar veya değeri 41.530,00 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin bölge adliye mahkeme kararlarının temyizi kabil değildir.

Somut olayda, davacı 75.000,00 TL manevi tazminat ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 2.000,00 TL maddi tazminat isteminde bulunmuş, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesinin verdiği hüküm kaldırılarak 8.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Anılan karara karşı davalı vekili temyiz yoluna başvurmuştur.

Temyize konu edilen miktarın 8.000,00 TL olması nedeniyle, Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararı kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyizinin istenilmesi halinde, Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi tarafından bu konuda temyiz dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, verilmemiş olması halinde Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilecektir. Bu nedenle, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.

SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin HMK 362/1-a maddesi gereğince REDDİNE, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine GÖNDERİLMESİNE ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.