Kobilerin vergilendirilmesi

KOBİLERİN VERGİLENDİRİLMESİ

GİRİŞ

 

Vergilendirme yetkisi, devletin ülkesi üzerindeki egemenliğine dayanarak vergi alma konusunda sahip olduğu hukuki ve fiili gücü olarak tanımlanabilir[1]. Devletler bu yetkilerini Anayasa ve yasalarla belirlenen kriterleri gözeterek kullanırlar. Ülke ekonomisinde büyük bir yere ve öneme sahip olduğu konusunda şüphe olmayan KOBİ’lerin vergilendirilmesinde de mevzuatımızda çeşitli kriterlerin bulunması gerekliliği kaçınılmazdır.

Ekonomideki istihdam, ihracat ve üretim gibi alanlarda ağırlıklı önemleri nedeniyle Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin çeşitli teşvik araçlarıyla desteklenmesi genel olarak yaygın bir uygulamadır.[2] Ülkemizde KOBİ’ler toplam girişim sayısının %99,9’unu, istihdamın %77,8’ini, maaş ve ücretlerin %51,5’ini, cironun %64,8’ini, faktör maliyetiyle katma değerin %55,5’ini, maddi mallara ilişkin brüt yatırımın %41,1’ini oluşturmaktadır[3]. KOBİ’lerin ülkemiz ekonomisindeki bu yeri dikkate alındığında diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de bu sınıfa dahil işletmelerin faaliyetlerini destekleyici teşvik politikası araçları giderek artmaktadır.

Bu çalışmanın konusunu KOBİ’lere özgü vergilendirme politikaları oluşturmaktadır. Çünkü KOBİ’lere özgü teşvik politikası araçlarından belki de en önemlisi vergi teşvikleridir. Vergi politikası düzenlenirken KOBİ’lerin durumu ayrıca ele alınarak çeşitli vergi yasalarında KOBİ’lere özel teşvik hükümlerine yer verilmiştir. Çalışmamda bu hükümler ayrı ayrı ele alınmadan önce, birinci bölümde kısaca KOBİ’lerin tanımı, nitelikleri ile sınıflandırılması açısından teorik çerçeveye, ikici bölümde ise vergilendirilmeleri açısından AB Ülkelerindeki duruma karşılaştırmalı olarak kısaca değinilenecektir.

 

 

 

 

I.    KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELER

 

A.TANIM

 

KOBİ’lerin tanımlanması KOBİ’lerle ilgili tüm çalışmaların en zor ve en temel kısmını oluşturmakta, başlı başına bir sorun teşkil etmektedir. Çünkü KOBİ tanımlarında tam anlamıyla bir yeknesaklık bulunmamaktadır. KOBİ’lerin tanımlanmasında ve sınıflandırılmasında belli özellikler kullanılmaktadır. Çalışan sayısı, çalışılan işkolu, hasılat ve ciro bu özelliklerden bazılarıdır. Kobiler tanımlanırken hem nicel hem de nitel özellikler değerlendirilmektedir.

Nihayet KOBİ tanımının bahsedilen zorlukları ve gerekliliği nedeniyle Bakanlar Kurulu tarafından 19/10/2005 tarihli ve 2005/9617 sayılı “Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik” çıkarılmıştır.

Bu yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4 üncü maddesinin b bendinde Küçük ve Orta Ölçekli İşletme (KOBİ) şu şekilde tanımlanmıştır:

 “ İkiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri kırk milyon Türk Lirasını aşmayan ve bu Yönetmelikte mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ekonomik birimleri veya girişimler”

Bu tanımda belirtilen esaslar dâhilinde, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun geçici 5 inci maddesi ile özel bir KOBİ tanımı yapılmıştır. Buna göre Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ);

_ 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde kurulan,

_ 2008 yılının Aralık ayına ilişkin olarak verilen sigorta bildirgesine göre 10 ilâ 250 işçi çalıştıran,

- 2008 hesap döneminin sonu itibarıyla yıllık net satışlar toplamı 25 milyon TL'yi geçmeyen veya aktif toplamı 25 milyon TL'den az olan, ticari işletmeleri ifade etmektedir.

Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler gerçek veya tüzel kişi olarak faaliyette bulunmaktadır. Gerçek kişi tarafından faaliyette bulunan işletmeler gelir vergisi mükellefi olarak vergilendirilir. Tüzel kişiler tarafından faaliyette bulunulması halinde ise kurumlar vergisi mükellefi olarak vergilendirilmektedir.

 

B.NİTELİKLERİ VE SINIFLANDIRILMASI

 

Yukarıda da açıklandığı gibi herkes tarafından kabul görmüş bir tanımın olmayışı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerle ilgili olarak yapılan çalışmalarda kullanılacak tanımlamada şu hususlara dikkat edilmesini gerektirir.[4] Tanımlamada sadece işletmenin nicel özellikleriyle yetinilmemeli, sınırları belirginleştirmek için nitel özelliklere de yer verilmelidir.

KOBİ’lerin nitel özellikleri dendiğinde akla İşletme Sahibinin Özellikleri ve İşletme Yapısının Özellikleri gelir. KOBİ’lerin nicel özellikleri ise, sayısal olarak ifade edilebilen özelliklerdir. Bu özellikler içinde çalışan sayısı, makine sayısı, kullanılabilir alan veya hacim, işletmenin üretim kapasitesi, işletmedeki sabit varlıklarının değerleri, makine parkı değeri, satış tutarı, kar hacmi ve vergi tutarı gibi ölçütler yer almaktadır.

Ülkeler KOBİ tanımlamasında genellikle işletmelerin yıllık satış tutarı veya bilanço değeri, çalışan sayısı ve diğer işletmelerle olan ilişkileri gibi özellikleri kullanmaktadırlar. Ancak özellikle parasal değerlere bağlı ölçütler zaman içinde önemini yitirebilmektedir. Bu sebeple tanıma ilişkin sınırlar belli dönemlerde güncellenmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

II.     AVRUPA BİRLİĞİ VE DİĞER ÜLKELERDE KOBİLER İÇİN GETİRİLEN DÜZENLEMELER

 

Avrupa Birliği Komisyonu tarafından yapılan tanımlarda, KOBİ sınıflaması ve her bir sınıflama için belirlenen üst sınırlar şu şekildedir[5]. Çalışan sayısı 250’den az olan, yıllık satış tutarı 50 milyon Euro’yu veya yıllık toplam bilanço değeri 43 milyon Euro’yu aşmayan işletmeler KOBİ sınıfında yer alır.

AB üyesi ülkelerde, ülkelerin ekonomik yapısının farklı olması ve KOBİ’lerin genel ekonomi içindeki ağırlığı ve öneminin farklılık göstermesi nedeniyle mevzuatlarında KOBİ’lere dönük düzenlemelerde de farklılıklar göze çarpmaktadır.

Fransa’da KOBİ’lerin desteklenmesinde mevzuatın uygulanmasında kullanılan bazı kriterler vardır. Sanayi sektöründe 10 veya 20’den fazla 500’den az işçi çalıştıran işletmeler KOBİ kabul edilir. 10 ile 19 arası çalışanı olan işletmeler de çok küçük işletmeler sayılır. Fransa’da toplam 2,4 milyon KOBİ olup, bu sayı toplam işletme sayısının %99,8’ini oluşturmaktadır. Fransa’da KOBİ politikaları bu işletmelerin gelişmesine yönlendirilmiştir. Uygulanması gereken politikalar üç ana başlık altında toplanmıştır. Bunlar[6]:

ü  Yeni işletme kurulmasını teşvik ve yeni girişimciliğin güçlendirilmesi

ü  İşletmelerin modernizasyonu

ü  İşletmelerin yasal, idari ve finansal ortamını geliştirmek için idari prosedürlerin basitleştirilmesi

Fransa’da 1999 yılından itibaren vergi reformuna başlanılmış olup, vergilerin girişimcilik ve işletmeler üzerindeki etkileri olumluya çevrilmeye çalışılmıştır. Vergi reformuyla KOBİ’ler için de önemli bir kurumlar vergisi indirimi getirilmiştir. Buna göre bilanço değeri yaklaşık olarak 7,6 milyon Euro2dan az olan işletmelerin vergiye tabi karlarının ilk 38.000 Euro’luk kısmı için uygulanacak kurumlar vergisi oranı %25’ten %15’e düşürülmüştür. (2012 yılı için). Ayrıca 2003 yılından beri yeni işletmeler için özel Ar&ge teşvikleri verilmeye başlanmıştır[7].

Hollanda’da ise işletmelerin %99’una yakını KOBİ’lerden oluşmaktadır. Hollanda teşvik ve sübvansiyon programlarını basitleştirmeyi ve bunlara kolay ulaşılmasını amaçlamaktadır.

2002 yılında yapılan düzenlemeler sonucunda KOBİ’ler için karları 22.869 Euro’ya kadar olan tutara uygulanacak kurumlar vergisi %30’dan %29’a indirilmiştir. Bu miktarın üzerindeki karlara uygulanan kurumlar vergisi oranı %31,5’tir. Hollanda’da Ar&Ge çalışmaları çok geniş bir şekilde desteklenmektedir. Bunlar doğrudan bilimsel ve teknolojik araştırmalar veya yeni fiziki ürünlerle ilgili olan faaliyetlerdir. Bu faaliyette görev alan kişilerin ücretlerinin toplam 90.756 Euro’ya kadar olan tutarının %40’ı, bu miktarı aşan tutarın ise %13’ü indirime dahildir[8]

İspanya’da işletmelerin neredeyse tamamı (%99,8) KOBİ’lerden oluşmaktadır. Büyük ölçekli işletmeler ekonomide %0,2’lik bir paya sahiptir. İspanya’da 2003 yılında uygulanmaya başlanan yeni girişimcilik kanunu ile kurulan yeni bir kurum, girişimcilikle ilgili olan farklı kurum ve daireler arasında koordinasyon sağlanmasında güzel bir örnek oluşturmaktadır.

Yunanistan’da KOBİ’lerin toplam işletmeler içindeki payı %99,55 ve istihdamdaki payı %74’tür. KOBİ’lerin ekonomideki önemine paralel olarak, Yunan Hükümeti KOBİ’leri oluşturduğu politikaların merkezine yerleştirmiştir. KOBİ’lerin rekabet gücünün geliştirilmesi ve istihdam olanaklarının artırılması için uygulanan politikalardan bazıları şunlardır:

ü  Küçük işletmeler için gereksiz bürokratik engellerin kaldırılması ve her seviyedeki girişimciliğin teşviki

ü  KOBİ sahiplerinin ve çalışanlarının eğitimi

ü  KOBİ’lere uluslararası nitelik kazandırılması

ü  KOBİ’lerin kolay ve uygun biçimde işletme geliştirme programları ile finansal teşviklere girebilmesinin sağlanması

 

Amerika Birleşik Devletleri’nde işletmelerin yaklaşık %97’si 100 kişiden daha az çalışana sahiptir. Küçük İşletme İdaresi (SBA) 1953 tarihinde kurulmuştur ve bu tarihten beri KOBİ’lere ilişkin devletin temel politikalarını uygulamaktadır. Bu kurumun temel görevi küçük işletmelerin karlılık düzeylerini korumak, faaliyetleri sırasında karşılaştıkları güçlüklerle ilgili danışmanlık yapmak suretiyle ekonominin güçlenmesini ve devamını sağlamaktır[9].

Amerika Birleşik Devletlerinde de küçük ölçekli işletmelerin büyük ölçekli işletmelere göre daha az kar elde etmeleri nedeniyle, bu işletmelerin karlarına uygulanacak kurumlar vergisi daha düşük oranlıdır. Küçük ölçekli işletmelerin tabi olduğu iki türlü ayrıcalıklı vergileme vardır. Bunlardan ilki hem federal hem de çoğu eyalette uygulanmakta olan, artan oranlı kurumlar vergisidir. Buna göre işletmelerin karları arttıkça uygulanacak vergi oranı da fedaral düzeyde %15 ile %35 arasında; eyaletler düzeyinde ise ortalama %6,5 olmaktadır.

İmalat ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren küçük ölçekli işletmeler büyük ölçekli işletmelere göre ayrıcalıklı vergi rejimine tabidirler. Bunlara muhasebe işlemlerinde basitleştirilmiş yöntemlerden olan “Nakit Muhasebe Yöntemi” kullanma imkanı getirilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

III.           TÜRK VERGİ MEVZUATINDA KOBİLER İÇİN GETİRİLEN BAZI DÜZENLEMELER

 

Türk Vergi Sisteminde KOBİ’lere yönelik vergi teşviki uygulamaları diğer ülkelerle mukayese edildiğinde oldukça sınırlıdır. 2003 yılından bu yana vergi kanunlarında çok kapsamlı değişiklikler ve vergi oranlarında da önemli indirimler yapılmıştır. Özellikle kurumlar vergisi oranında yapılan indirimle, OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) ülkeleri arasında en düşük kurumlar vergisi oranı uygulayan 5. ülkedir. Vergi oranı bu haliyle bile KOBİ’ler için ayrı bir kurumlar vergisi oranı uygulayan ülkelerin çoğundan daha düşüktür.  Benzer şekilde gelir vergisinde de hem dilimler hem de ilk vergi oranı ile en yüksek vergi oranı indirilmiştir. Ayrıca KDV oranı yeniden düzenlenmek suretiyle bazı sektörlerde (Örn tekstil ve ilaçta) KDV oranı indirilmiştir[10].

 

A.                GELİR VERGİSİ KAPSAMINDAKİ DÜZENLEMELER

 

Gelir vergisi mükelleflerinin ticari, sınaî veya zirai bir işle ilgili fiili olarak çalışmaya başlamaları, bu kişilerin vergi mükellefi olmalarını gerektirir. Fiili olarak çalışmaya başlamaktan kasıt mükellefin faaliyetine başladığını gösteren bazı şartların oluşmasıdır. Bu şartlar,

• Bir işyeri açmak (İşyeri açmaktan maksat, belli bir yerde bilfiil ticari veya sınaî faaliyete geçmek demektir. Bir yerin ne maksatla olursa olsun sadece tutulmuş olması veya içinde tertibat ve tesisat yapılmakta bulunması işyerinin açıldığını göstermez.)

• İşyeri açılmamış olsa bile ticaret siciline veya mesleki bir teşekküle kaydolunmak.

Yukarıda sayılan şartlardan herhangi birinin gerçekleşmiş olması mükellefiyette işe başlanıldığını gösterir[11].

Adi Ortaklık, kollektif ve adi komandit şirket olarak faaliyette bulunulması durumunda, her bir ortak için ayrı ayrı gelir vergisi mükellefiyeti, gelir stopaj ve katma değer vergisi bakımından ise ortaklık adına vergi mükellefiyeti tesis edilecektir. Faaliyetten elde edilen kazanç, her bir ortak tarafından ortaklıktaki payları oranında beyan edilerek vergilenmektedir.

Kolektif şirketlerin, tüzel kişiliği olmasına karşın bu şirketlerin ortakları gelir vergisi mükellefi olarak vergilendirilir.

Türkiye’de yerleşmiş olan gerçek kişiler ile resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye'de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları Türkiye içinde ve Türkiye dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler. KOBİ’lerin desteklenmesi açısından getirilen gelir vergisi içindeki düzenlemeler şöyledir:

 

Basit Usulde Vergilendirme, aslında gerçek anlamda bir vergi teşviki sayılmasa da bu usule tabi olarak vergilendirilmenin avantajları nedeni ile vergi teşvikleri başlığı altında sayılabilir. 1 Ocak 1999 yılından itibaren götürü usule tabi olarak vergilendirme uygulaması kalkmış ve basit usul sistemi getirilmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu 46’ncı maddesine göre, 47 ve 48 inci maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunur. 47 ve 48’inci maddelerde yazılı sınırlar içinde kalsalar dahi kolektif şirket ortakları ile komandit şirketlerin komandite ortakları, ikrazat işi ile uğraşanlar, sigorta prodüktörleri, maden işletmeleri, taş ve kireç ocakları işletenler ve buna benzer işlerle uğraşanlar basit usulde vergilendirilmezler[12].

Basit usulde vergilendirilenler defter tutmak zorunda değillerdir. Bu uygulama genelde basit usul mükellefi olan küçük ölçekli işletmelere önemli bir maliyet avantajı sunmaktadır.

Basit usulde vergilendirilen mükellefler geçici vergi ödemezler, stopaj yapılmamaktadır ve muhtasar beyanname vermezler. Ticari kazancın tespitinde amortismana tabi iktisadi kıymet alışları ve satışları dikkate alınmamaktadır. Diğer taraftan KDV’nin 17. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendine göre GVK’na göre vergiden muaf esnaf ile basit usulde vergilendirilen mükellefler tarafından yapılan teslim ve hizmetler ile GVK’ya göre gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler tarafından yapılan teslim ve hizmetler KDV’den muaftır. Bu sebeple basit usulde vergilendirilen bir mükelleften mal ve hizmet satın alan diğer mükellefler KDV indirimi yapamazlar. Basit usulde vergiye tabi mükellefler diğer mükelleflerden satın aldıkları mal ve hizmet karşılığında KDV ödemişlerse, ödedikleri bu tutarı gider olarak yazabilirler[13]

 

Esnaf Muaflığı, bir işyerine bağlı olmaksızın, genellikle gezici olarak çalışan kalaycı, lehimci, musluk tamircisi gibi işleri yapanları kapsamaktadır. Buna göre emek yoğun çalışma yapan ve çok düşük kazançlar elde eden esnaflar için gelir ve KDV muafiyeti tanınmaktadır. Esnaf muaflığından yararlanmak isteyenlerin öncelikle ilgili meslek odalarına kayıtlarını yaptırmaları ve faaliyette bulunduğu yerdeki belediyelerden Esnaf Muaflığı Belgesi almaları gerekmektedir[14]

 

Araştırma Geliştirme Faaliyetlerinde Gelir Vergisi Stopajı Teşviki; kamu personeli hariç Teknoloji merkezi işletmelerinde, Ar-Ge merkezlerinde, kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca desteklenen ya da TÜBİTAK tarafından yürütülen Ar-Ge ve yenilik projelerinde, teknogirişim sermaye desteklerinden yararlanan işletmelerde ve rekabet öncesi işbirliği projelerinde çalışan Ar-Ge ve destek personelinin çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretleriyle, Ar-Ge ve destek personelinin bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretlerinin doktoralı olanlar için % 90’ı, diğerleri için % 80’i gelir vergisinden istisnadır.

Gelir Vergisi Stopajı istisnasından yararlanabilmesi için Ar-Ge merkezlerinde en az 50 (elli) tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam edilmesi zorunludur. Ancak Ar-Ge merkezleri dışında, teknoloji merkezi işletmelerinde Ar-Ge ve yenilik projelerinde, teknogirişim sermaye desteklerinden yararlanan işletmelerde ve rekabet öncesi işbirliği projelerinde gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanmak için personel sınırlaması bulunmamaktadır.

Ar-Ge ve destek personelinden doktoralı olanların bu çalışmaları karşılığı elde ettiği ücret gelirlerinin yüzde doksanı gelir vergisinden istisna edilmekte iken, doktoralı olanlar dışında kalan Ar-Ge ve destek personelinin ücret gelirlerinin yüzde sekseni gelir vergisinden istisna edilmektedir.

İstisna uygulaması yalnızca Ar-Ge ve yenilik faaliyeti kapsamında yapılan ödemelere uygulanmaktadır. Dolayısıyla işverence yapılan ödemelerde istisna dâhilinde çalışılan sürelere ait ücretler ile bunun dışındaki çalışma sürelerine ait ücretlerin ayrı hesaplanması gerekmektedir[15].

 

Vergiler ve vergi teşvikleri, ekonomik ve sosyal politika araçlarının en önemlileri arasındadır. Ülkelere bakıldığında, genel olarak eğilim, teşvik uygulamalarının artık eski önemini kaybetmesi ve oldukça sınırlandırılması yönünde ise de, özellikle bölgesel teşviklerin hâlâ geniş ölçüde yer bulduğu ve küçük işletmelerin desteklendiği görülmektedir.

Bu çerçevede KOBİ’leri de ilgilendiren yatırım ve istihdamın teşviki ile ilgili 5084 sayılı kanunda yeni istihdam edilen personelin ücretlerinden kesilen gelir vergisi stopajının belirlenmiş bölgeler itibariyle alınmamasını sağlayan düzenlemeler yer almaktadır.

 

İstihdamın Artırılmasına Yönelik Teşvik Uygulaması kapsamına 01.01.2004 tarihi itibariyle Kırşehir, Osmaniye, Adıyaman, Sinop, Düzce, Kars, Giresun, Çankırı, Van, Amasya, Siirt, Iğdır, Uşak, Gümüşhane, Yozgat, Malatya, Ordu, Ardahan, Sivas, Erzurum, Hakkâri, Tokat, Bartın, Bingöl, Diyarbakır, Bayburt, Bitlis, Afyon, Şanlıurfa, Şırnak, Batman, Mardin, Muş, Erzincan, Aksaray, Ağrı illeri, 01.04.2005 tarihi itibariyle Kilis, Çorum, Elazığ, Tunceli, Artvin, Karaman, Kastamonu, Kütahya, Nevşehir, Niğde, Trabzon, Kahramanmaraş, Rize illeri, 01.01.2007 tarihi itibariyle Çanakkale ilinin Bozcaada ve Gökçeada ilçeleri de alınmış bulunmaktadır.

Kanunla yeni istihdama teşvik getirilmiş, istihdam edilen personele ilave olarak yeni istihdam edilen işçilerin gelir vergisi stopajının kısmen veya tamamen alınmaması, sigorta primi işveren hissesinin ise bir kısmının veya tamamının Hazine tarafından karşılanması öngörülmüştür[16].

 

B.                KURUMLAR VERGİSİ KAPSAMINDAKİ DÜZENLEMELER

 

Kurumlar Vergisi mükellefleri şunlardır:

• Sermaye Şirketleri (Anonim şirketler, eshamlı komandit şirketler, limited şirketler) ve aynı mahiyetteki yabancı kurumlar,

• Kooperatifler,

• İktisadi Kamu Müesseseleri,

• Dernek ve Vakıflara Ait İktisadi İşletmeler,

• İş Ortaklıkları.

 

Tüzel kişilik ticaret siciline kayıtla birlikte kazanılır ve mükellefiyet bu tarih itibariyle başlar. KOBİ’lerin vergilendirilmesinde kurumlar vergisi alanında sağlanan teşvikler şöyledir:

 

KOBİ Birleşmelerinde Kurumlar Vergisi İstisnası Uygulaması, 5904 sayılı Kanunla 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 5 inci madde kapsamında KOBİ'lerin 31/12/2009 tarihine kadar birleşmeleri halinde bu birleşmeden doğan kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilecektir.Birleşme işleminden doğan kazançlarda kurumlar vergisi istisnasından yararlanabilmek için;

- Birleşilen kurum tarafından münfesih kurumun birleşme tarihindeki sabit kıymetlerinin rayiç bedelle, diğer kıymetlerinin ise 213 sayılı Vergi Usul Kanununun değerleme hükümlerine göre değerlemek suretiyle bir bütün halinde devralınması ve bilânçosuna kaydedilmesi,

- Birleşmeden doğan kazançların tamamının birleşme tarihi itibarıyla birleşilen şirketin sermayesine eklenmesi,

- Birleşilen kurumun, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini; münfesih kurumun, birleşmenin Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde birleşme nedeniyle vereceği kurumlar vergisi beyannamesine ekli bir taahhütnameyle taahhüt etmesi,

- Birleşme sonrasında üç yıl süreyle aylık ortalama bazda birleşilen kurum ile münfesih kurum tarafından 01/04/2009 tarihinden önce verilen son aya ilişkin sigorta bildirgelerine göre istihdam edilenlerin toplamından az olmamak üzere aylık istihdam sağlanması, şartlarının sağlanması gerekmektedir[17].

KOBİ Birleşmelerinde İndirimli Kurumlar Vergisi Uygulaması, Birleşme nedeniyle infisah eden kurumun, birleşme tarihinde sona eren hesap döneminde elde ettiği kazançlar ve birleşilen kurumun birleşme işleminin gerçekleştiği hesap dönemi dâhil olmak üzere üç hesap döneminde elde ettiği kazançlar, indirimli kurumlar vergisi oranı uygulanmak suretiyle vergilendirilecektir.

5838 Sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanuna Eklenen 32/A Maddesi Kapsamında Sağlanan Teşvik, Hazine Müsteşarlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançların; yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren, yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.

Bu Kararın uygulamasına yönelik olarak Hazine Müsteşarlığınca yayımlanan 2009/1 Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğ’de belirlenen esaslar çerçevesinde uygulanmaktadır.

Teşvik Kararında, illerin sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi dikkate alınarak dört bölge oluşturulmuştur. Yeni teşvik sistemi ile bu bölgelerde belirlenmiş alanlara yatırım yapılması halinde önemli destekler verilmektedir. Yatırımların destek unsurlarından yararlanabilmesi için yatırım projelerinin teşvik belgesine bağlanması zorunludur.

Kurumlar Vergisi Kanuna Eklenen Geçici 4 üncü Maddesi Kapsamında Sağlanan Tekstil, Konfeksiyon ve Hazır Giyim, Deri ve Deri Mamulleri Sektörlerine Taşınma Desteği, münhasıran tekstil, konfeksiyon ve hazır giyim, deri ve deri mamulleri sektörlerinde faaliyette bulunanlardan üretim tesislerini Bakanlar Kurulunca belirlenen illere 31/12/2010 tarihine kadar nakleden ve asgari 50 kişilik istihdam sağlayan mükelleflerin, bu illerdeki işletmelerinden sağladıkları kazançlar için nakil tarihini izleyen hesap döneminden itibaren beş yıl süreyle kurumlar vergisi oranını % 75'i geçmemek üzere indirimli uygulatmaya Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

 

C.                KATMA DEĞER VERGİSİ İSTİSNASI

4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’na göre teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunan girişimcilerin kazançlarının Gelir veya Kurumlar Vergisi’nden istisna bulunduğu süre içinde münhasıran bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetleri de Katma Değer Vergisi’nden istisna edilmiştir. Ancak, istisna sadece bölgede üretilecek yazılım programlarını ve lisanslarını içerecek olup diğer istisnalarda da olduğu gibi bölge dışında uygulanacak faaliyetlerde geçerli olmayacaktır[18].

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13’ncü maddesinin (d) bendi uyarınca ise yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki makine ve teçhizat teslimleri Katma Değer Vergisi’nden istisna tutulmuştur. Buna göre yatırım teşvik belgesinde yer alan makine ve teçhizat niteliğini taşıyanların yurt içi teslimleri ve ithalinde Katma Değer Vergisi hesaplanmayacaktır[19].

Yatırım teşvik belgesi kapsamında Katma Değer Vergisi istisnası uygulamasından yararlanacak olan makine ve teçhizat, amortismana tabi iktisadi kıymet niteliği taşıyan ve mal ve hizmet üretiminde kullanılan sabit kıymetlerdir.

Bir sabit kıymetin istisnadan yararlanabilmesi için, öncelikle makine ve teçhizat niteliğinde olması, ayrıca mal ve hizmet üretiminde kullanılması gerekmektedir. Sektörlerin yapısı itibariyle üretim faaliyetlerinin yanı sıra idari ve pazarlama gibi üretim dışı alanlarda kullanılan aynı cins sabit kıymetler ise bu kapsama girmeyecektir.

Sarf malzemeleri ve yedek parçalar ile hizmet üretiminde doğrudan ve zorunlu olarak kullanılanlar dışındaki masa, sandalye, koltuk, dolap, mefruşat gibi demirbaşlar makine ve teçhizat kapsamına girmediği için istisnadan yararlanamayacaktır.

Taşıt araçları da makine ve teçhizat kapsamına girmemektedir. Bu nedenle otomobil, panel, arazi taşıtı, otobüs, minibüs, kamyonet, kamyon, treyler ve çekici (Euro normlarını haiz olanlar hariç) gibi taşıt araçları istisnadan faydalanamayacaktır.

Ancak; yüklü ağırlığı 45 tonu geçen off road truck tipi kamyonlar ile karayoluna çıkması mümkün olmayan kaya tipi damperli kamyonlar, madencilikte kullanılan damperli kamyonlar, frigorifik kamyonlar, forkliftler, iş makineleri, vinçler, tarım makineleri, hastane yatırımlarına ilişkin teşvik belgelerinde yer alan ambulanslar ve benzerlerinin teslim ve ithalinde istisna kapsamında işlem yapılacaktır.

Diğer taraftan hava, deniz ve demiryolu taşıma araçları da yatırım teşvik belgesi kapsamında Katma Değer Vergisi istisnası uygulaması bakımından makine ve teçhizat kapsamına girmemektedir. Ancak Katma Değer Vergisi Kanununun l3/a maddesindeki şartların mevcudiyeti halinde bu araçların teslim ve ithalinde, sözü edilen 13 üncü maddede düzenlenen "araçlara ilişkin istisna" hükümleri çerçevesinde istisna uygulanabilecektir.

D.                DAMGA VERGİSİ İSTİSNASI

488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı Tablonun “IV. Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün 23 numaralı fıkrasında, bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve geri ödenmesi amacıyla düzenlenecek kâğıtlar ile bu kâğıtlar üzerine konulacak şerhlerin (kredilerin kullanımları hariç) damga vergisinden istisna olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla, ihracat kredisi, yatırım kredisi, konut kredisi ve benzeri herhangi bir kredi ayırımına gidilmeksizin, bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılan tüm krediler ile ilgili düzenlenen kâğıtlar ve bu kâğıtlar üzerine konulan şerhler istisna kapsamına alınmıştır. Ancak, bu kredilerin kullanımları istisna kapsamında değildir.

4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun geçici 2’nci maddesi ile teknoloji geliştirme bölgelerinde çalışan araştırmacı, yazılımcı, AR-GE personelinin, münhasıran bölgedeki bu görevleri nedeniyle elde ettikleri ücretlere ilişkin düzenlenen kağıtlar, 31.12.2013 tarihine kadar damga vergisinden istisna edilmiştir.

3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile 06/02/2004 tarihine kadar (bu tarih dâhil) serbest bölgede faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükelleflerin, bu bölgelerde gerçekleştirdikleri faaliyetleri ile ilgili olarak yaptıkları işlemlere ilişkin düzenlenen kağıtlar 31/12/2008 tarihine kadar damga vergisinden istisna edilmiştir.

5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin dördüncü bendinde, bu Kanun kapsamındaki her türlü Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri ile ilgili olarak düzenlenen kâğıtlardan damga vergisi alınmayacağı hükme bağlanmıştır.       

E.                6802 SAYILI GİDER VERGİLERİ KANUNU ( BSMV) İSTİSNASI

6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu gereğince, Türkiye Halk Bankası’nın ihtisas kredileri kapsamında küçük ve orta ölçekli sanayi işletmelerine verdiği krediler ya da bu işletmelerin dış ticaret işlemlerine yaptığı aracılık hizmetleri dolayısıyla aldığı paralar ile Esnaf ve Sanatkârlar Kefalet Kooperatifleri’nin kefaleti altında esnaf ve sanatkârlara verdiği krediler dolayısıyla alınan paralar ve bu kooperatiflerin ortaklarından masraf karşılığı adıyla aldığı paralar Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinden istisnadır.

21.04.2008 tarihli ve 2008/13524 sayılı Kararname ile değişik 22.03.2004 tarihli ve 2004/7131 sayılı Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmelerinin Geliştirilmesi ve Desteklenmesi amacıyla KOSGEB tarafından Uygun Koşullarda Finansal Destek Sağlanması Hakkında Karara göre, KOSGEB ile Türkiye’de yerleşik şubesi bulunan yerli ve yabancı bankalar (Türkiye Halk Bankası A.Ş. tarafından kullandırılacak krediler hariç) arasında yapılacak protokoller çerçevesinde kullandırılacak krediler dolayısıyla lehe alınan paralar % 1 oranında Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisine tabidir[20].

 

 

 

IV.             SONUÇ

 

Her ne kadar KOBİ’lere yönelik teşvikler birçok başlıkta toplanmış ve dağınık bir görüntü çizse de etkilerine bakıldığında yeterli olmadıkları anlaşılmaktadır.

Türkiye’de KOBİ’lere yönelik destekler genellikle kamu kesimi tarafından sunulmaktadır. Bu desteklerin amacı ülkenin ekonomisinin iyileştirilmesi ve istihdamın artırılması gibi amaçlardır. Özel kurumlar tarafından verilen desteklerde ise karlılık temel amaçtır.

KOBİ’lere verilen destekler konusunda, vergileme alanında sağlanacak avantajlar yerine  genellikle KOSGEB ve kamu bankaları aracılığıyla sunulan teşvikler tercih edilmiştir. Türk Vergi Sistemi’nde bütün işletmelerin yararlanabileceği teşvik uygulamaları elbette vardır, ancak bu teşvikler KOBİ’ler için anlama ifade etmemektedir. Çünkü büyük işletmeler ile eşit oranda yararlanılan teşvikler uygulamada gerçek bir avantaj veya ayrıcalık doğurmamaktadır.

Bu nedenlerle vergi teşvik uygulamalarının genişletilmesi ve böyle bir uygulamaya da desteklenmesi en gerekli sektörlerden başlanması gerekmektedir. Daha kapsamlı bir vergi teşvik reformu ile hem kayıt dışı ekonominin önlenmesinde önemli bir adım atılmış, hem de ülke ekonomisinde önemli yer tutan KOBİ’ler desteklenmiş olacaktır.



[1] ÖNCEL, Mualla; KUMRULU, Ahmet; ÇAĞAN, Nami, “Vergi Hukuku”, Turhan Kitabevi, Ankara 2010, sf.33

[2] SARISOY, İdris, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere Yönelik Vergi Teşvik Politikası, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, İstanbul, 2008-23, sf.20

[3] TÜİK, “Küçük ve Orta Büyüklükteki Girişim İstatistikleri,2011”

[4] MÜFTÜOĞLU, Tamer, Türkiye’de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler: Sorunlar-Öneriler,5.b. Ankara,Turhan Kitabevi,2002, sf. 100-106

[5] Avrupa Birliği Komisyonu, The New SME Definition, s.13-14

[6] SARISOY, İdris, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere Yönelik Vergi Teşvik Politikası, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, İstanbul, 2008-23, sf.45

[7] SARISOY, İdris, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere Yönelik Vergi Teşvik Politikası, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, İstanbul, 2008-23, sf.107

[8] SARISOY, İdris, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere Yönelik Vergi Teşvik Politikası, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, İstanbul, 2008-23, sf.116-117

[9] AKDİŞ, Muhammet; BAYRAK, Sabahat; “ Türkiye’de KOBİ’lerin Genel Görünümü ve Finansal Krizlere Dayanıklılığı; 5 ili Kapsayan Bir Araştırma”, Yönetim ve Ekonomi, Yıl:2000, Sayı:6, Celal Bayar Üniversitesi İİBF, s.13

[10] SARISOY, İdris, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere Yönelik Vergi Teşvik Politikası, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, İstanbul, 2008-23, sf.178

[11] USTA, Yusuf; Vergi Hukuku ve Türk Vergi Sistemi, İstanbul, 2013, s.137

[12] Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü, Basit Usulde Vergilendirme Rehberi, 2006

[13] Gelir İdaresi Başkanlığı, Ticari Kazançların Vergilendirilmesi Rehberi, 2006

[14] 215 seri nolu Gelir Vergisi Tebliği, 06.12.1998 tarih ve 23545 sayılı RG

[15] Gelir İdaresi Başkanlığı, KOBİ Vergilendirme Rehberi, 2009

[16] Gelir İdaresi Başkanlığı, KOBİ Vergilendirme Rehberi, 2009

[17] Gelir İdaresi Başkanlığı, KOBİ Vergilendirme Rehberi, 2009

[18] Gelir İdaresi Başkanlığı, KOBİ Vergilendirme Rehberi, 2009

[19] KOSGEB, Kobilerin Yatırımlarında Devlet Yardımları, m.13

[20] Gelir İdaresi Başkanlığı, KOBİ Vergilendirme Rehberi, 2009