İcra emrine itiraz

İCRA ÖDEME EMRİNE İTİRAZ

            İlamsız icra takibi alacaklının elinde bir sözleşme, senet mahkeme ilamı vb herhangi bir belge olmadan dahi borçlu aleyhine başlatabilecek icra takibidir.

            İlamsız icra takibinin isminden de anlaşılacağı mahkeme ilamı olmadan başlatılan icra takibidir. Ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren borçlu, 7 gün içinde borca, faize, yetkiye, (varsa) borca dayanak belge üzerindeki imzaya itiraz edebilir. İtiraz edilmesi halinde icra takibi durur.

İcra ödeme emrine itiraz nereye yapılır?

 Borca itiraz dilekçesi icra takibinin başlatıldığı icra müdürlüğüne verilmelidir.Örnek olarak Kayseri 1.İcra Dairesinin düzenlediği icra ödeme emri için yine Kayseri 1.İcra dairesinde itiraz edilecektir.

İcra ödeme emrinde süre farklı yazılmış ya da hiç yazılmamışsa ne olacaktır?

            Ödeme emrinde, itiraz süresi 7 günden fazla gösterilmişse, gösterilerı süre içinde yapılan itiraz geçerli sayılır . Eğer ödeme emrinde itiraz süresi hiç belirtilmemiş  ise, yasal süreye bakılmaksızın, İtirazın süresi içinde yapıldığı kabul edilir.Aslında uygulamada icra ödeme emir bilgisayar ortamında ufak değişikler yapılarak düzenlenmektedir.Çünkü icra daireleri çok ciddi anlamda iş yüküne sahiptirler.Bu yüzden yapılan iş ve işlemler hazır ,matbu evraklarla yapılmaktadır.

İtiraz süresi geötikten sonra ne yapılabilir?

Gecikmiş iitraz nedir?

            Bu 7 günlük borca itiraz süresi geçtikten sonra icra takibi kesinleşir. Ve ancak borçlunun ağır bir hastalığı veya ödeme emrine 7 gün içinde itiraz etmesini engelleyen makul bir sebep varsa bu durum ortadan kalktıktan sonra 3 gün içerisinde icraya itiraz edebilir.Buna da gecikmiş itiraz diyoruz .Borçlu kusuru olmaksızın engel olan bir sebep karşısında itiraz edememiş ise, paraya çevirme işlemi bitinceye kadar itiraz edebilir. Engel olan sebep kalktığı günden itibaren 3 gün içinde özürünü gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini icra tetkik merciine  bildirilmelidir.

            İcra Tetkik mercii dosya üzerinde inceleme yapar. Gerekli görürse tarafları çağırarak duruşma yapar. Özür haklı ise icra takibi duracaktır. Çünkü özürün haklı görülmesi itirazın kabulü demektir.

İtirazın süresinde yapılıp yapılmadığının tespiti nasıl yapılır ?

            İcra memuru, itirazın süresinde olup olmadığını kendiliğinden araştırmak zorundadır. Bu nedenle, İİY. mad. 62'deki süreyi zamanaşımı süresi> olarak nitelendirmek  hatalıdır. Çünkü bu süre hak düşürücü süredir. Gerekçede de belirtildiği gibi  İtirazın süresinde olup olmadığını tesbit edecek olan icra memurudur. İlgililer, İcra memurunun takdirini doğru bulmuyorlarsa, Tetkik Merciine şikayette bulunarak, bunun düzeltilmesini isteyebilirler.

İcra ermine itiraz örnek yargı kararları:

T.C.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi

E: 2015/33471 K: 2016/11161 K.T.: 14.04.2016

            Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklının borçlu hakkında genel haciz yolu ile başlattığı ilamsız icra takibinde borçlu vekili, ödeme emri tebligatlarının usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebligat tarihinin öğrenme tarihi olan 18.03.2014 olarak düzeltilmesine ve takibin iptaline karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurmuş, mahkemece, borçlunun 18.10.2012 tarihinde yaptığı harici ödeme ile icra takibinden haberdar olduğu ve dolayısıyla şikayetin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 7201 sayılı Kanun’un 32.maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir.

Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK’nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12­ 258 E. ­ 1991/344 K. sayılı kararı). Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için usulsüz de olsa bir tebligatın varlığı ön koşuldur. Eş söyleyişle, henüz ortada usulüne uygun olmayan bir tebligat dahi bulunmazken, böyle bir tebligatın gönderileceği öğrenilmiş olsa bile, bu şekilde sonraki bir tarihte yapılacak tebligata muttali olunduğunun kabulüne olanak yoktur. Usulsüz tebligatın yapıldığı tarihten sonraki bir tarihte gerçekleşen ittıla ile ancak bu tebligat geçerli sayılabilecektir. Diğer taraftan, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca borçlunun tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir.

Somut olayda, borçluya 05.04.2012 tarihinde ilk ödeme emri tebliğ edildikten sonra alacaklı vekilinin, tebligatın yasada belirtilen şekilde yapılmadığından bahisle “…ödeme emrinin usulü dairesinde yeniden tebliğe çıkartılmasını…” talep etmesi üzerine icra müdürlüğünce borçluya çıkarılan ödeme emrinin 08.03.2013 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu vekilinin 18.03.2014 tarihinde takip dosyasının fotokopisini aldığı ve icra mahkemesi nezdinde 25.03.2014 tarihinde eldeki şikayet başvurusunda bulunduğu anlaşılmaktadır.

Dairemizin istikrar kazanan uygulama ve içtihatlarına göre, ikinci kez ödeme emri tebliğ edilmesi borçluya yeniden itiraz ve şikayet hakkı verir. İcra ve mahkeme dosyaları kapsamına göre, borçlunun usulsüz olduğunu ileri sürdüğü 08.03.2013 tebligat tarihinden sonra ve öğrenme tarihi olarak beyan ettiği 18.03.2014 tarihi öncesinde, ödeme emri ve takipten haberdar olduğuna ilişkin yazılı veya borçlunun ikrarını içeren bir belge de bulunmamaktadır. Bu durumda, borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihi olan 18.03.2014 tarihine nazaran 25.03.2014 tarihinde yaptığı usulsüz tebligat şikayeti, İİK’nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük sürededir. Buna göre, usulsüzlüğü iddia edilen 08.03.2013 tarihinde yapılan tebligattan önce, bu tebligata ıttıla edildiğine yönelik mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır.

O halde mahkemece; borçlunun usulsüz tebligat şikayeti ve ileri sürdüğü takibin iptaline yönelik diğer iddialarının yöntemine uygun olarak incelenmek sureti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun bulunmayan gerekçeye dayalı olarak şikayetin süreden reddine karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi




            Görüldüğü üzere icra ermine itiraz çok dikkat edilmesi gereken bir konudur.İcra tehdidi altında bulunan kişinin ileride telafisi mümkün olmayan sonuçlarla karşılaşmaması için bir uzman yardımından yararlanmasında fayda görmekteyiz. İcra-iflas hukuku icra dairelerindeki yoğunluk ,iş yükü ve tebligat,süreler gibi hususlar  açısından usuli hataları sıkca bünyesinde barındıran bir kurumdur.Usul hatalarının tespitinde bu alanda uzman ,yetkin hukukculardan destek alınması ödeme emri düzenlenen takip borçluları açısından hayati öneme sahiptir.